11 Aralık 2009 Cuma

Hamilelik ve Güzellik

Hayatınızın en anlamlı günlerini yaşıyorsunuz, bebeğinizi kucağınıza almak için sabırsızlanıyorsunuz değil mi? Dünyanın en güzel annesi olmaya hazır mısınız? Hamilelikte döneminde güzellik önerileri ve özel sorunların özel çözümleri burada!


Kuruyan Cilt



Hamilelikte döneminde cildinizde aşırı kurumalar meydana gelebilir. Cildinizi ne zaman gergin hissederseniz mutlaka nemlendirici krem sürün. Nem kaybını önlemek için bol miktarda su için.

Cilt temizliği için sabun kullanmaktan kaçının, çünkü sabun ciltteki tüm yağı emerek kurumasına neden olur. Jel ya da köpük temizleyici ürünleri tercih edebilirsiniz.


Hassas Ciltler

Hamilelik döneminde cilt türünüz değişebilir. Yağlı ciltler kuru ciltlere ya da hassas ciltlere dönüşebilir. Bu, hamilelikte sık rastlanan bir durumdur. Hassas cilde sahipseniz papatya içerikli krem ya da temizleme ürünlerini kullanabilirsiniz. Cildinizin rahatlamasına yardımcı olacaktır.


Kaşıntılar


Hamileliğin ilerleyen günlerinde göbek bölgesi ve bacaklarda kaşıntılar oluşabilir. Bu kaşıntılar zamanla geçecektir ama dayanılmaz hale geldiğinde hemen banyoya girip ılık bir duş alın ardından lavanta özlü krem ya da tatlı badem yağıyla masaj yapın.


Çatlaklar


Aniden kilo almak göbek, göğüs ve basen bölgesinde çatlakların oluşmasına zemin hazırlayabilir. Çatlakları önlemek için hamile olduğunuzu öğrendiğiniz andan itibaren tüm vücudunuza badem yağı sürerek masaj yapın. Badem yağı yoğun nemlendirme özelliğine sahiptir ve çatlak oluşumunu önlemek için etkili bir yöntemdir.


Çiller


Yaz mevsiminde hamileyseniz cildiniz güneş ışınlarına karşı daha duyarlı olabilir. Eğer yüzünüzde çiller oluşmaya başladıysa güneşe çıkmadan önce mutlaka 15 faktör korumalı güneş kremi sürün.


Cildinizdeki çilleri yok etmek istiyorsanız bitkisel formüller deneyebilirsiniz.


Çiğ patlıcan dilimlerini bir hafta boyunca her gün çillerin üzerinde gezdirin. Sürenin sonunda yok olduklarını göreceksiniz.

2 çay kaşığı rendelenmiş turpu 2 çay kaşığı ayranla karıştırın. Buzdolabında birkaç saat beklettikten sonra turp tanelerini sıkıp atın. Çıkan suyu pamukla çilli bölgelere sürün. 5 dakika bekledikten sonra bol suyla durulayın. Bu uygulamayı 2 hafta boyunca haftada 2 kez uygulayın.


Cilt Lekeleri


Hamileliğin son üç ayında cildinizde lekeler oluşabilir. Bu lekeler genellikle doğumdan sonra geçer ve izi kalmaz. Doğumdan sonra geçmeyen lekeler için mutlaka bir cilt uzmanından yardım alın.

Kaynak

Hamileyken grip aşısı yaptırılabilir mi?

Grip salgını her geçen gün daha fazla tehlike saçıyor. Gebelik döneminde olanlar hastalıktan nasıl korunmalı?



Sonbahar ve kış aylarında oldukça yaygın olarak görülen grip son günlerde hepimizi tehdit eden, gündemden düşmeyen rahatsızlıklar arasında... Hamilelik döneminde gripten korunmamız için ise aşı olmayı atlamamamız gerek. Tabii ki doktor kontrolü altında…


Gripten korunma yöntemleri açısından son yıllarda grip aşısı oldukça gündemde... Memorial Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Banu Göker Özdemir doktor tarafından önerilmediği taktirde grip aşısının hamilelere ilk üç ayda uygulanmaması gerektiğini belirtiyor.

Grip aşısı zayıflatılmış inaktive virüsten elde edildiği için, yapılan çalışmalarda gebelik üzerinde bugüne kadar olumsuz bir etkisi gösterilmemiştir. Yine de doktor tarafından mutlak önerilmediği takdirde bebeğin organlarının geliştiği ilk üç ayda uygulanmamalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın da bu konudaki önerisi, yüksek riskli grupta bulunan anne adaylarının ilk üç aydan sonra aşılanması yönündedir. Grip aşısı aynı zamanda emziren annelere de güvenle yapılabilir.


Grip, gebelik esnasında ortaya çıkarsa hastalık daha ağır seyredebilir


Grip mevsimi başladığında anne adayları da bu enfeksiyona yakalanabilir. Normalde bu virüsün, bebeğe geçmesi ve olumsuz bir etki yaratması beklenen bir durum değildir. Hamileliğin kendisi de tek başına gribe yakalanmak için bir risk faktörü oluşturmaz.

Genellikle anne adayları sağlıklı ve genç bireylerden oluştuğu için gribin istenmeyen etkilerinin ve ciddi komplikasyonlarının görülmesi nadirdir. Ancak bu komplikasyonların gebelik esnasında ortaya çıkması durumunda daha ağır seyredebileceği göz önünde bulundurmalıdır.

Kaynak

Özellikle gebeliği sonbahar- kış aylarına denk gelen anne adayları, grip aşısı ile ilgili olarak, kadın hastakları ve doğum uzmanlarından bilgi almaları ve ancak doktorunun gerekli gördüğü durumlarda aşı olmaları doğru olacaktır.

1 Aralık 2009 Salı

Çocuğum Okula Hazır mı?


Bir çocuğun okula başlayıp başlamayacağına, 1 yıl daha anaokuluna, anasınıfına gitmesinin mi daha iyi olacağına yoksa okula başlamasının çocuk için daha uygun olduğuna karar vermek her aile için kolay olmayabilir. Bu kararı verirken anaokulu öğretmenlerinin, çocuk doktorlarının ve başlaması düşünülen okul yönetiminin fikri çok önemlidir.



Aile bu kararı verirken çocuğunu iyi gözlemlemelidir. 'Çocuk okul için hazır mı, yoksa bir yıl daha anasınıfına mı gitmelidir' sorusunu sorarken her çocuğun gelişiminin, bulunduğu yerin farklı olduğu göz önüne alınmalıdır. Arkadaşları okula başlıyor diye çocuk hazır olmadığı halde okula başlatılmamalıdır. Başka insanların düşüncelerinden çekinip çocuğun üzülmesini engellemek amacıyla çocuğu henüz hazır olmadığı halde okula yollamak çocuğun başarısız olmasına ve tüm okul hayatının bundan etkilenmesine neden olur. Aynı zamanda okula hazır bir çocuğun yanlış kararla 1 yıl daha anaokuluna gönderilmesi de bazı çocukların sıkılmasına, anaokuluna gitmek istememesine neden olabilir.


Anne baba olarak çocuğu farklı bir gözle görüyor olabileceğiniz için mutlaka anaokulu öğretmenleri, okul yönetimi ve çocuk doktorunuzla ortak bir karar vermeyi tercih edin.


Çocuğunuzun okula hazır olup olmadığını gözlemlerken aşağıdaki sorulardan yararlanabilirsiniz:


Sosyal ve Duygusal Gelişim

Kendi duygu ve düşüncelerini söyleyebiliyor mu?


Hayal kırıklıklarıyla başa çıkabiliyor mu? Yenilgiyi kabullenebiliyor mu?


Kendi isteklerinden grup içinde vazgeçip gruba uyum sağlayabiliyor mu?


Aynı şekilde kendi düşünce ve isteklerini grup içinde savunabiliyor ve uygulayabiliyor mu?

Bağımsız mı, anne babadan uzun süre için ayrılıp yaşıtlarıyla iletişim kurabiliyor mu?


Çocuğun kendine güveni var mı?


Kendi kendine meşgul olabiliyor mu?

Zeka Gelişimi

Adını yazabiliyor mu? Yaşını oturduğu yeri, adresini söyleyebiliyor mu?


1 saat sakince oturup dikkatini bir konuya verebiliyor mu?


Renkleri şekilleri bilip açıklayabiliyor mu?

10 a kadar sayabiliyor mu?


Küçüklük-büyüklük, azlık-çokluk, kısalık-uzunluk kavramlarını anlayabiliyor mu?

Anlaşılır bir şekilde konuşabiliyor mu? Dilbilgisi açışından doğru cümleler kullanıyor mu?

Dinlediği kısa bir hikayeyi tekrar anlatabiliyor mu?


Şarkıları, parmak oyunlarını ezberleyebiliyor mu?


Mantıksal düşünebiliyor, olayların arasındaki bağlantıları anlayabiliyor mu?

Şekilleri, sayıları, nesneleri gruplandırabiliyor mu?

Ezber oyunlarını (memory gibi), yap boz oyunlarını oynayabiliyor mu?


Fiziksel Gelişim


Boyu , kilosu yaşına göre normal mi?

İyi görebiliyor, duyabiliyor mu?

Sağlık açışından dayanıklı mı, yoksa sürekli geçirdiği hastalıklar nedeniyle hassas mı? Çok sık hasta oluyor mu?


Kendi başına giyinip soyunabiliyor mu?

Düğmeleri, fermuarları kendi başına açıp kapatabiliyor mu?

Tek ayak üstünde zıplayabiliyor, geri geri yürüyebiliyor mu?


Kendisine gösterilen hareketleri tekrarlayabiliyor mu?


Kalemi baş ve işaret parmağı ile düzgün tutabiliyor mu? Çizginin dışına taşırmadan boyayabiliyor mu?

Makası rahat kullanıp basit el işlerini yapabiliyor mu? Çizgiyi takip edip belli şekilleri kesebiliyor mu?

Kaba motorik gelişimi normal mi? Tırmanabiliyor, dengesini sağlayabiliyor mu? (Örneğin bisiklete binebiliyor, dar bir yükseklikte dengesini koruyarak yürüyebiliyor mu? )

Yukarıdaki noktalar ayrıca anne babaların çocuklarını okula hazırlarken de dikkat etmeleri gereken, çocuklarına destek vermeleri gereken hususlardır.

Çocuğunuzla evde oyun oynarken kaybetmeyi, hayal kırıklarını kabullenmeyi öğrenebileceği imkanlar yaratın. kızma birader gibi oyunlarda üzülmesin diye hep kazanmasını sağlamayın.

Evde küçük küçük görevler sorumluluklar verin. Kendi işlerini kendisi halledebilmeyi öğrenmesi için imkan ve destek verin.


Çocuğunuza yeterli hareket imkanı verin. Zıplayamayan, dengesini sağlayamayan, ince motorik gelişimi geride kalan bir çocuk, şekilleri çizmede yazı yazmada zorlanır. Zikzak koşamayan çocuk zikzak bir şekil çizmede de zorlanır, daire çevresinde koşamayan bir çocuk daire şekli çizmede de zorlanır. Kaba motorikle ince motorik arasındaki bağı unutmayın.


Çocuğunuzun kendisini ifade etmesine imkan verin ve bu konuda onu destekleyin, dinleyin.

Yaşıtlarıyla aynı grupta faaliyetler yapmasana olanak yaratın. Grup bilincine alışmasını sağlayın. Özellikle tek çocukların grup içinde kendilerini savunmayı ya da isteklerinden vazgeçebilmeyi öğrenmeleri için özelikle desteklenmeleri, sosyal faaliyetlerde bulunmaları gerekir. Spor grupları, hobi grupları okul öncesi çağda çok önemlidir.


Çocuğunuzun bir işe dikkatini verip konsantre olması çok önemli. Aynı anda birçok işi yapmayı seven bir çocuksa, tek bir iş üzerinde dikkatini toplamasına yardımcı olun. Bir konu üzerinde yoğunlaştığında övün.


Kendi başına, hiçbir büyük olmadan oyun kurmasına, tek başına meşgul olmasana imkan yaratın, destekleyin.


S. Nil Tuncalı

12 Kasım 2009 Perşembe

Sakinleştirici güç


Yapılan son araştırmalar anne sütünün stres üzerinde de etkili olduğunu gösteriyor...

Anne sütüyle büyüyen bebekler biberonla beslenenlere göre daha şanslı. Çünkü ileriki yaşamlarında stresle daha kolay başa çıkıyorlar. Araştırmacılar 10 yaşlarındaki 9 bin çocuk üzerinde yaptıkları araştırmada şu sonuca varmış, biberonla beslenen bebekler strese karşı daha dayanıksız. Tıpkı anne-babanın boşanması nedeniyle çocukların yaşadığı aşırı stres gibi. Bebeğin ilk birkaç yılında emzirme sırasında anneyle kurduğu yakın temas çok önemli. Çünkü bunun hem beyin gelişimine, hem de stresle başa çıkabilmede faydaları var. Ama tabii bebeğiniz memenizi emmediyse ileride bir stres topu olacak diye bir kural da yok. Siz onu şefkatinizle sakinleştirirsiniz.

Kaynak

Kitaplar & Dergiler


Anababaların En Çok Sorduğu Soruların Cevapları

  • Bebeğimizin bütün gece uyumasını nasıl sağlayabiliriz ?
  • Çocukların neden bu kadar çok karın ağrısı olur ?
  • Çocuğumun ayakkabılarının ayağına uygun olduğunu nasıl anlayabilirim ?
  • Çocuklar lens takabilir mi?
  • Ergenlik çağındaki üvey kızımın düşmanca olmasının nedeni nedir?

 
İster yen, ister deneyimli olsun, her anababanının soruları vardır. Bazı anababalar bilmeleri gereken yüzlerce şey karşısında şaşkına dönerler. Dr. Grace Ketterman'ın kitabı onlara gerekli cevapları sağlayarak yardımcı oluyor. Bir çocuk doktoru, çocuk psikiyatristi ve anne olarak Grace Ketterman anababaların sorduğu yüzlerce soruyu cevaplamak için gerekli donanıma sahip. Gerçek anababaların sorduğu gerçek sorularla dolu olan bu kitap, yenidoğandan evden ayrılana kadar ki her dönemle ilgili sorusu olan anababalar için zengin bir kaynak niteliğinde.

 
Özel muayenehanesi olan ve okullara danışmanlık hizmetleri sunan Dr. Grace Ketterman on beşten fazla kitabın yazarı. Bunlar arasında, The Complete Book of Baby and Child Care, Don't Give In, Give Choices : Winnig Your Child's Cooperation ve en çok satan kitaplarından When You Feel Like Screaming: Help For Frustrated Mothers gibi kitaplar var.

KAYNAK

8 Kasım 2009 Pazar

ALTINA İMZAMI ATARIM



"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır.

Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."


7 Kasım 2009 Cumartesi

Hava soğuyor, bebek hastalıklarına dikkat!

Bebekleri nezle, grip, bronşit gibi hastalıklardan korumak için nelere dikkat etmeliyiz?



Tatil havasından çıkıp giderek daha fazla sosyal olduğumuz sonbahar aylarında çocukları, özellikle de bebekleri pek çok hastalık bekliyor. Onları bunlardan korumak çok önemli, çünkü bağışıklık sistemi henüz tam olarak güçlenmemiş bir bebek için bu mevsimde yaygın olan grip, nezle, zatürree, bronşit gibi enfeksiyonlar hayati tehlikeye yol açabiliyor.



Sadece bebekler değil, yakında okula başlayacak ve “mikroplarla iç içe” olacak çocuklar da risk altında. Burada anne-babalara büyük görev düşüyor. Çocuklarını hastalıklardan, soğuk hava koşullarından, kirli ortamlardan korumak için bağışıklık sistemlerini doğdukları günden itibaren mümkün olduğu kadar güçlendirmeliler. Nasıl mı? Tabii ki başta anne sütüyle. İşte çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanlarının konuyla ilgili önerileri...


“Bebekler rüzgardan korunmalı çünkü hemen üşütürler”


Prof. Dr. Hilal Mocan (Hilal Mocan Çocuk Kliniği)


Sonbahardaki ani hava değişiklikleri nedeniyle yaz, kış ve bahar giysileri bir arada tutulmalı. Bebekler mutlaka iki kat giydirilmeli, gerektiğinde fazla giysiler çıkarılmalı. Ayrıca aileler bebekler için yanlarında bir koton hırka, bir de ince battaniye taşımalı. Bebekler özellikle rüzgardan korunmalı. Eğer terliyse hemen üşütür.


Grip virüsü İnfluenza dışında bu mevsimde Koksaki virüsü de yaygın. Bu, ağızda yaralar yapıyor. Kusma ile başlıyor, ishal, öksürük ve yüksek ateş yapabiliyor.


Çocuklar sebze-meyve ağırlıklı beslenmeli. Özellikle elma, muz, ananas bağışıkılık sistemini güçlendiriyor. Balık, ceviz ve fındık yemek de önemli. Mikrodalga kullanılmamalı. Yemekler buharda pişirilmeli. Ayrıca spor çok önemli. Ben dördüncü aydan itibaren spor yaptırıyorum. Genellikle 5-6 yaştan sonra başlanabilir. Yüzmeye 3,5-4 yaşında bile başlanabilir.


Kışın evler sık sık havalandırılmalı. Yerler temizlenirken suyun içine bir miktar çamaşır suyu eklenmeli. Ayakkabıyla eve girilmemeli. Eve girer girmez eller yıkanmalı. Giyimden spora kadar önlem alınmalı.


“Aşılar düzenli olarak yaptırılmalı”


Prof. Dr. Leyla Ağaoğlu (International Hospital)


Soğuk hava vücudun direncini düşürüyor. Dolayısıyla bulaşıcı hastalıkların görülme sıklığı artıyor. Bu mevsimde en sık üst solunum yolu enfeksiyonlarına yani soğuk algınlığı ve gribe rastlıyoruz. Bunlarda grip aşısı faydalı olabilir. Bir de antibiyotikle tedavi ettiğimiz kısaca “beta” dediğimiz boğaza yerleşen bir bakteri türü var. Bu, bademcik iltihabı gibi hastalıklara yol açar, bulaşıcıdır.


Gripte bol sıvı alımı önemli. Ateş düşürücü de kullanılabilir. Ancak asıl ürkütücü olan domuz gribi. Okulların açılmasıyla birlikte bunun artacağından ve kışın daha ağır seyredeceğinden korkuluyor. Buna karşı yakında bir aşı piyasaya çıkacak.


Üst solunum yolu hastalıkları alt solunum yolu hastalıklarına, mesela bronşit ve zatürreeye de dönüşebiliyor. Zatürree aşısını da düzenli olarak yaptırmak lazım.


Hijyene çok dikkat edilmeli. Öpüşme olayından vazgeçmeli. Bebek illaki öpülerek sevilmez. Tokalaşmak bile riskli. Tokalaştıktan sonra eller yıkanmalı. Mikrop asıl ellerde yuvalanıyor çünkü.


“Bebekler doğadan kopuk büyütülmemeli”


Dr. Erhan Ateş (Mini Med Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi)


Bebekler bu aylarda genellikle çok sıkı giydirilir. Oysa biz soğuktan değil, ani hava değişikliklerinden ve rüzgardan korkuyoruz. Çocukların üşüyüp üşümediğini anlamak için özellikle de ense ve koltukaltına bakılmalı. Genellikle avuç içine ve burnuna bakılır, oysa bu yanlış. Giysilerde ise en sağlıklı kumaşlar ipek, pamuk ve yün.


Bebekleri aşırı korumak yanlış. Bugünkü çocuklar aşırı steril ve doğadan kopmuş vaziyette yaşıyorlar. Bu da bağışıklık sistemlerinin gelişmemesine ve sık hastalanmalarına yol açıyor. İlk aylar bu hataları yapıp 3 yaşından sonra doğaya salmak da bir işe yaramaz. Çocuk doğar doğmaz doğayla uyumlu olmalı.


Çocukları hastalıklardan korunmak için hijyen ve dengeli beslenme çok önemli. Özellikle kansızlık bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu aylarda C ve B vitaminleri önemli. Çocukları, özellikle de bebekleri hastalıklardan korumak için öksüren hapşıran kişilerse mutlaka maske takmalılar.


Bade Gürleyen, Milliyet

Kaynak

Miniklerimizin kabanları Benetton ve Sisley’den!

Bu koleksiyonlar çocuklarımızı soğuktan korurken, şık olmalarını da sağlıyor!

Çocuk giyiminin en zevkli markaları arasında yer alan 012 Benetton ve Sisley Young, yeni ve rengarenk 2009 Sonbahar-Kış Koleksiyonu ile çocuklara, şıklıkta büyüklerle yarışacak alternatifler sunuyor.



012 Benetton’un yeni sezon koleksiyonunda, siyahın sert imajı kırmızı, beyaz ve gümüşle birleşerek hırka, şalvar ve balon eteklerle adeta yumuşuyor. Turkuvaz, narçiçeği, mor, sarı, yeşil, eflatun gibi birçok rengin görülebileceği koleksiyonda; Benetton kızları kaz tüyü anoraklar, jakarlı uzun hırkalar, pançolar, ekose gömlekler ve desenli bluzlarla şıklaşıyor. Geleneksel okul tarzı; kabanların mavi, yeşil ve narçiçeğiyle birleşmesiyle canlanıyor. Pastel renklerde kadifeler, kabarık modellerle feminen ve spor bir şıklığı temsil ediyor. Mor, mavi ve denim şehirli bir görünüm verirken; kargo bermudalar ve baskılı gömlekler sportif bir tarz yaratıyor.



Sisley Young da modayı takip eden minik kızlarımıza birbirinden güzel kıyafetler sunuyor. Ekose modeller, parlak naylonlu kumaştan kapitone ceketler ve güllerle süslenmiş montların yer aldığı koleksiyonda, siyah ve duman grisi kırmızıyla bütünleşiyor. Gri, krem ve mürdüm romantik bir hava yaratırken, kısa etekler ve çiçekli salaş bluzlar Sisley Young kızlarının şıklığını tamamlıyor. Balıkçı yaka kazaklar, taşlanmış jean’lerle kombinlenerek hoş bir görünüm oluşturuyor. Fırfır ve güller, kadife ve saten, çiçekler ve pembe, şeritler ve ince dikişler ise özel günlerde şıklığı tamamlamak için ideal alternatifler oluşturuyor.



Mickey Mouse, Donald Duck ve Superman gibi çizgi film kahramanlarını taşıyan tişört ve sweatshirt’ler, 012 Benetton’un yeni sezon koleksiyonuna renk ve hareket katıyor. Cesur renklerle sportif bir görünüm sunan koleksiyon, iç ve dış mekanlara uygun giysilerin ideal bir karışımını içeriyor. Benetton çocukları; ister düşük belli kargo pantolonları salaş üstlerle kombinliyor, isterse kolej stili yaratarak klasik kesimli üstlerle parka ve rüzgarlıkları giymeyi tercih ediyor. Hangi renkleri ve tarzı seçerlerse seçsinler, 012 Benetton ile havalı ve etkileyici bir tarz onları bekliyor.



Sisley Young’un yeni sezonundaysa, renk ve kombinasyonların çeşitliliği dikkat çekiyor. Gri, siyah ve gümüş tonlarında kapitone yelekler ve çizgili gömlekler şık bir hava yaratırken; baskılı sweatshirt’ler, havacı tarzına uygun ceket ve pantolonlar ise sportif bir görünüm oluşturuyor. Turuncu, mürdüm ve mavi tonlarındaki renk skalası, geleneksel okullu görünümünün klasik çizgisini bozmadan koleksiyona renk katıyor. Dikkatle çalışılmış, sofistike detaylarla süslenen şık alternatifler Sisley Young’da…

Kaynak

Çocuk ve bebek odası mobilyası nereden alınır?

Çocuğunuzun odası için en yaratıcı, en güzel mobilya tasarımlarını bulabileceğiniz adresler…


Çocuğunuz için dekore ettiğiniz odanın görüntü güzelliği ve şıklığı kadar, mobilya yapısı, tasarımı ve tabii fiyatı önemli. Bu özellikleri dikkate alarak pudra.com olarak bebek ve çocuk odasına mobilya alabileceğiniz mağazaları inceledik:



IKEA


Bir tasarım cenneti olan Ikea’da, çocuk ve bebek odasında kullanacağınız mobilyayı çok uygun fiyatlarda satın alabilirsiniz. 100-300 TL arasında değişen bebek yatakları, 300 TL’den başlayan çocuk yatakları, 300-450 TL arasında değişen gardıroplar, beğeninize uygun olan perdeler, aydınlatma aksesuarları, halılar ve pek çok oyuncak seçeneğiyle istediğiniz konsepti yaratabilirsiniz. Ikea’yı haftanın 7 günü, 10.00-22.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.


Ikea Ümraniye


Meydan Alışveriş Merkezi Çakmak Mahallesi No: 243 Tepeüstü Mevkii
Ümraniye - İstanbul


Ikea Bayrampaşa


Forum İstanbul Kocatepe Mahallesi Şehir Parkı Caddesi
Bayrampaşa - İstanbul
Müşteri hizmetleri: 444 4 532


İNCİ TUNÇEL


İnci Tunçel’de “deniz”, “gondol”, “fazıla”, “çiçek”, “manolya”, “çizgi”, “bulut”, “tavşan”, “soley”, “ağaç” konseptli; renkli kareli odalar, büyüyen bebek odaları tasarımları bulabilirsiniz. Odanızın planı ile İnci Tunçel’e gittiğinizde, sizin için özel bir bebek odası da tasarlanabiliyor. Ayrıca, bebeğinizin odasını daha şık hale getirmenizi sağlayan çeşitli aksesuarlar, abajurlar, yatak örtüsü takımları da bulunan İnci Tunçel’de, peşin ödemelerde indirim, mağazada yeşil noktalı ürünlerde indirim ve taksit de yapılıyor.


İnci Tunçel Çiftehavuzlar


Cemil Topuzlu Caddesi No: 19-B Çiftehavuzlar - İstanbul
Tel: (216) 360 88 80 – (216) 478 60 56


İnci Tunçel Levent


Nispetiye Aytar Cad. No: 16 Levent - İstanbul
Tel: (212) 283 79 58 – (212) 284 31 15


ODDA


Odda’da “çiçekli”, “arabalı”, “çitli” ve “balıklı” bebek odası konseptlerinin yanı sıra değişebilen parçalarla hazırlanan “büyüyen kız/erkek bebek odası” da bulabilirsiniz. “Çitli bariyerli kız odası”, “ranzalı oyun odası” ve “balıklı oyun odası” da yapılan Odda’da, ürünlerde su bazlı boya kullanılırken, esaslı boya ve vernik kullanılmıyor. Çünkü solvent esaslı boyalar kanser, astım gibi hastalıkları tetikleyebiliyor.


Odda


Nispetiye Cad. Profesörler Sitesi C-3 B blok D: 2
Etiler – istanbul
Tel: (212) 287 05 06


HABİTAT


Değişik tasarımlarıyla dikkat çeken Habitat, çocukların dünyasına da eğlence kazandırıyor. Işıklı halı, ev desenli karyola perdesi, birbiri içine geçen masa ve sandalye seti, evcilik çadırı, ay şeklinde tavan lambası gibi çocukların hayal dünyasını genişletmeye yönelik mobilya ve aksesuarlar ile yaratıcı bir çocuk odası dekore edebilirsiniz. Habitat’ta meşe kaplama çocuk karyolası fiyatları 450 TL ile 1600 TL arasında değişiyor. Ödemelerinizi taksitle yapabileceğiniz gibi, ödeyeceğiniz tutar arttıkça daha fazla indirim imkanıyla da karşılaşabilirsiniz.


Habitat (Addresistanbul Ev Dekorasyonu Merkezi)
Halide Edip Adıvar Bulvarı Grand Cevahir Otel yanı
Şişli - İstanbul
Tel: (212) 320 82 82


HAIDI BABY


Haidi Baby’ye uğrayarak, evlerde bulunan nemi yüzde 45-57 oranında muhafaza edip bakteri üremesini engelleyen masif ahşap mobilyalar ile bebek odanızı dekore edebilirsiniz. “Ördekli”, “ayıcıklı”, “zambak”, “Donald”, “truva” ve “açelya” konseptli odaları evinize uygulayabileceğiniz gibi, varolan odanızı sallanır koltuk, sallanır beşik, bambu sepetler, duvarlara dev çıkartmalar alarak farklılaştırabilirsiniz.


Haidi Baby


Modoko Mobilyacılar Sitesi 5. Cad. No: 12
Y.Dudullu - İstanbul
Tel: (216) 313 13 31


MOBIDIC


Mobidic bebek odası mobilyaları, özel el emeğiyle MDF’den üretiliyor. Beşikler, bebeğin gelişimine uygun olarak fonksiyonel bir şekilde gelişen tarzda yapılıyor. Avrupa standartlarında, çocuk güvenlik ve sağlığına zararlı olabilecek boya veya aksesuarlar kullanılmayan Mobidic’te bebek odalarının birçok modeli, bebeğin gelişimine paralel olarak büyüyor ve ileri yaşlarda genç odası olarak da kullanılabiliyor.


Mobidic merkez
Masko B-5 Blok No: 18-20
İkitelli - İstanbul
Tel: (212) 675 13 44


Mobidic şube adres
Fatih Mah. Dışkumsal Cad. No: 54
Küçükçekmece – İstanbul
Tel: (212) 426 31 01


MONDO


Mondo’da mobilyadan yatak örtüsüne, halıdan perdeye, duvar kağıdından aydınlatmaya kadar bebek odanız için aradığınız her türlü ürünü bulabilirsiniz. Mondo’nun kendi tasarımları dışında her türlü mimari proje ve özel tasarımlar konusunda da hizmet alabilirsiniz. Standart ürünler ve modellerin yanı sıra özel model ve isteklerinizin de projelendirilip size seçenek
olarak sunulduğu Mondo’dan, kusursuz bir bebek odası yaratabilirsiniz.


Mondo Showroom
Cengiz Topel Cad. No: 2 Etiler - İstanbul
Tel: (212) 287 55 10 - 11


ÇİLEK


Çilekte, kız bebekler için “cici”, erkek bebekler için “sevimli” konseptleriyle; çocuklar için de “şirin”, “şeker”, “yarışçı”, “denizci”, “afacan”, “bioconcept” gibi ilginç oda tasarımlarıyla tanışabilirsiniz. Ayrıca, tek tek yatak, gardırop, şifonyer ve diğer aksesuarları seçerek çocuğunuzun odasını kendiniz dekore edebilirsiniz. Şirin kız çocuk odasını ortalama 1300 TL’ye; afacan erkek çocuk odasını ortalama 2300 TL’ye; cici kız bebek odasını ortalama 2000 TL’ye, sevimli erkek bebek odasını da ortalama 1500 TL’ye satın alabilirsiniz.


Çilek Mecidiyeköy Profilo
Profilo AVM Cemal Sahir Sok. No: 26-28 Kat: 1
Mecidiyeköy - İstanbul
Tel: (212) 211 67 91


Çilek Olivium Zeytinburnu
Gökalp Mah. Prof. Muammer Aksoy Cad. No: 29 (Olivium AVM karşısı)
Zeytinburnu - İstanbul
Tel: (212) 546 96 97


Çilek Göztepe
Fahrettin Kerim Gökay Cad. No: 228
Göztepe - İstanbul
Tel: (216) 467 80 04


Çilek Bostancı
Altıntepe Mah. Bağdat Cad. No: 36/1
Bostancı - İstanbul
Tel: (216) 417 44 10


Çilek Bahçeşehir
Bahçeşehir Mobilyacılar Sitesi Hoşdere Yolu H-1 Blok No: 17
Bahçeşehir - İstanbul
Tel: (212) 672 93 33

Kaynak

Kasık fıtığı anne karnında oluşuyor


En önemli belirti: Ağlama ve ıkınmayla oluşan şişlik…

Kasık fıtığı, kasık bölgesinde genellikle ağlama ve ıkınmayla gelişen bir şişlik olarak kendini gösteriyor. Çocuklarda fıtık görülme riski yüzde 1-5 oranında değişiyor. Erkeklerde kızlara göre 3-10 kat daha fazla ortaya çıkıyor. Prematüre doğan bebeklerde bu oranın yüzde 30'lara vardığı bildiriliyor.



Kız çocuklarında yumurtalıklar, erkek çocuklarında ise testisler karın boşluğunda oluyor. Karın zarı gebeliğin 7-9'uncu ayında adeta bir eldiven parmağı gibi kasık bölgesine uzanıyor. Bu parmağın içinden geçen testis torbadaki yerini alıyor. Aynı şekilde yumurtalık ve tüpler de normal yerini alıyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Çocuk Cerrahisi Uzmanı Doç.Dr. Latif Abbasoğlu, eldiven parmağı gibi olan bu bölgenin bir süre sonra kapandığını, kapanmadığı durumlarda ise fıtık oluşumundan bahsedildiğini belirtiyor. Zarın açık kalmasının fıtık oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Latif Abbasoğlu, şunları söylüyor:


“Hastalığın tanısını çoğu zaman aile öyküsüyle koyuyoruz. Karın içi basıncının artmasıyla birlikte karın boşluğuna bağırsakların ve kız çocuklarında yumurtalık ve tüplerin girmesiyle fıtık oluşuyor. Her 100 kişiden 20’si kasık fıtığı. Bu kişiler açıklığın oluşup kapanmamasıyla birlikte ölüyor ve sebebi saptanamıyor. Ancak karın içi organlar aşağı doğru fıtıklaşırsa anlaşılabiliyor. Aileler “Eğer fıtık doğuştansa neden beş yaşında ortaya çıktı?” diye soruyor. Oysa kasık fıtığı daha geç ortaya çıkabildiği gibi hiç ortaya çıkmadığı da oluyor.” Doç. Dr. Abbasoğlu, kasık fıtığının yüzde 60 oranında sağda, yüzde 30 oranında solda ve yüzde 10 oranında her iki tarafta birden olabildiğini belirtiyor.


Fıtık Elle İtilince Kaybolmuyorsa Acil Müdahale Şart


Fıtık tanısı, muayene sırasında çocuğun ağlaması veya ıkınması, yani karın içi basınç artışıyla karın içi organlardan birinin, kasık kanalına doğru ilerlemesiyle ortaya çıkıyor. Çünkü bu durumda kasıkta bir şişlik oluşuyor. Çocuk susunca, yani gevşeyince bu şişlik kendiliğinden kayboluyor veya elle karın içine itiliyor. Bu şişliğin kendiliğinden kaybolmaması ya da uzman bir hekimin müdahalesiyle yerine itilememesi durumuna “fıtık boğulması” deniliyor. Burada fıtık kesesi içinde bağırsakların sıkışması söz konusu oluyor ve bu durum acil müdahale gerektiriyor.


Kasık Fıtığı Ameliyatla Tedavi Edilebiliyor


Kasık fıtığı tanısı konulduğunda tedavisi cerrahi olarak yapılıyor. Tanı konulduktan sonra acil olmamakla birlikte en kısa sürede operasyon planlanıyor. Halk arasında yaygın olduğu gibi, çocuğun bir-iki yaşına ya da okul çağına kadar gelmesinin beklenmesi doğru değil. Beklemeden tedavisinin yapılması gerekiyor. Kasık fıtığı ameliyatı çocuk hastaneye yatırılmadan ayaktan yapılabiliyor. Genel anestezi ile gerçekleştiriliyor. Günübirlik cerrahi işlem olarak adlandırıldığından aynı gün hasta evine gönderiliyor. Tedavide doğuştan açık kanal ve daha sonra fıtık oluşumuna neden olan karın zarı kapatılıyor.


Ameliyata Rağmen Tekrar Riski Düşük


Kasık fıtıklarının ameliyata rağmen tekrarlama riski düşük bir oranda görülüyor. Doç. Dr. Latif Abbasoğlu, ameliyat edilmeyen vakalarda fıtık boğulması ve buna bağlı bağırsak tıkanıklığının önemli bir tehlike olduğuna dikkati çekerek şunları söylüyor: “Ameliyat gecikirse bağırsaklarda dolaşım bozukluğuna bağlı kangren ve hayatı tehdit edebilecek tablolar oluşabiliyor. Bu nedenle hastanın tanı konulduktan sonra bekletilmeden ameliyat edilmesi gerekiyor.

Kaynak

5 Kasım 2009 Perşembe

1 Kasım 2009

Geç kalan bir yazı.1 Kasım 2009 pazar sabahı sevgilim yanımdaydı.Çok güzel gir gün geçirdik.İyi ki varsın sevgilim :))))





Sevgili ve Ben

Düden Şelalesi








Her ülkenin diş gelenekleri farklıdır!


Yüzyıllardan beri, zamanla her toplumun kendine has bir takım inançları oluşmuştur. Çocukların süt dişleri döküldüğünde de inanışlara göre bazı adetler uygulanır. Japonlar dökülen üst dişlerini çamura atarlar, Venezuellalılar ise yastıklarının altına saklarlar. İşte ülkeden ülkeye bu inanışlar…

Afganistan


Dişlerini bir fare deliğinin içine bırakırlar ve “kirli, eski dişimi al ve bana onun yerine küçük, temiz bir diş ver” derler.


ABD


Amerikalı çocuklar, dökülen süt dişlerini yastığın altına koyarlar. Uykuya daldıklarında “Diş Perisi”nin gelip, dişi alacağına ve onun yerine para bırakacağına inanırlar.


Arjantin


Dişlerini bir bardak suyun içine koyarlar. Gece olunca El Ratoncito adında küçük bir farenin gelerek, bütün suyu içip, dişi alarak boş bardağın içine bozuk para veya biraz şeker bırakacağına inanırlar.


Arnavutluk


Dişlerini evlerinin çatısının en üstüne atarlar ve “fare, fare, bozuk dişimi al ve bana sağlıklı ve güçlü bir diş gönder” derler.


Avustralya Aborjinleri


Dişlerini pandanus bitkisinin içine yerleştirirler. Pandanus bitkisi büyüyüp ağaç olurken dişilerinin de büyüyeceğine ve Pandanus yapraklarında, dişler büyürken çocukları koruyacak ruhlar olduğuna inanırlar.


Brezilya


Anneler çocukların dişlerini dışarıya atıp şu şiiri okumalarını söyler: “Güzel kuşlar, sevgili kuşlar, şu dişimi alın ve bana yeni bir diş getirin”. Kuşlar sadece temiz dişleri aldığı için çocuklar dişlerini her gün fırçalarlar.


Çin


Üst dişlerini yatağın ayağının yanına, alt dişleri çatıya koyarlar. Aileleri, bunun yeni dişlerinin büyümesini hızlandıracağını söylerler.


Endonezya

Dişlerini geriye doğru çatıdan atarlar. Dişlerinin düzgün çıkması için eski dişlerini dümdüz atmaları gerekir.

Fas



Yatarken dişlerini yastığın altına koyarlar. Ertesi sabah güneş doğarken kalkıp dişlerini güneşe doğru atıp, "sana bir eşek dişi veriyorum ve bana bir ceylan dişi vermeni rica ediyorum" derler.


Güney Afrika

Dişlerini odalarında terliğin içine bırakırlar. Akşam bir fare gelir, dişi alır ve yerine bir hediye bırakır.


Haiti


Dişlerini çatıya atarlar ve "Fare, fare, fare! Sana çok güzel bir diş verdim, sen de bana eski bir diş ver" diye seslenirler. Asıl söylemek istediklerinin tam tersini söylerler ki kurnaz fareyi kandırıp gerçekten almak istediklerini alabilsinler.


İspanya


Dişlerini yastığın altına saklarlar. Uyuduklarında Ratoncito Perez isimli farenin dişlerini alıp yerine biraz para veya şeker bırakacağına inanırlar.


Japonya


Üst dişleri çıkarsa onu çamura atarlar. Eğer alt dişleri çıkarsa onu çatıya atarlar. Böylece eski dişlerinin yerinde düzgün bir diş çıkacağına inanırlar.

Kazakistan

Dişlerini banyo küvetinin altına atarlar ve "fare, fare, lütfen bana yeni bir diş getir" derler.


Meksika

Dişlerini yataklarının yanındaki bir kutunun içine koyarlar. Uyurken sihirli fare El Raton’un gelip dişlerini almasını ve yerine biraz para bırakmasını dilerler. Meksikalı çocuklar El Raton’un ön dişleri için biraz daha fazla para bırakacağına inanırlar.


Mısır


Dişlerini bir parça pamuğa veya mendile sarıp dışarı çıkarlar. "Parlayan güneş, parlayan güneş, bu sığır dişini al, bana bir gelin dişi getir" derler. Sonra dişlerini çok yükseğe, güneşin gözüne doğru atarlar.

Nijerya


Çıkan dişlerini 8 küçük taş ile beraber toplamı 9 olacak şekilde avuçlarında tutarlar (kızlar dişini 6 taş ile birlikte toplamı 7 olacak şekilde tutabilirler). Sonra gözlerini kapatırlar, yüksek sesle adlarını söylerler, ellerindekileri sayarlar ve "dişimi geri istiyorum" derler. Hepsini birden atıp koşarak kaçar. Hızlı koşmak çok önemlidir.


Pakistan


Dişlerini pamuğa sararlar. Güneş batarken nehir kenarına giderler ve dişlerini suya atarlar. Böylece iyi şans getireceğine inanırlar. Eğer yakında nehir ya da dere yoksa bahçeye atarlar.


Sri Lanka

Gözlerini kaparlar ve "sincap, sincap, bu dişi al ve bana yeni bir diş ver" derler. Sonra dişlerini çatıya atıp evin içinde koşarlar.


Şili


Dişlerini annelerine verirler. Anneleri dişlerini altın veya gümüş kaplatır ve çocuğuna kolye veya küpe yaptırır.


Tacikistan


Dişlerini tarlaya ekerler ve onlar da büyüyünce savaşçı olurlar.


Dişlerini çatıya atarlar ve farelerin eski dişlerini alıp yeni bir diş getirmesini isterler.

Uganda


Dişlerini, farelerin geçiş yolu üzerindeki bir kabın arkasına bırakırlar. Ertesi gün dişleri yok olmuş olur ve kabın içinde biraz para bulurlar. Ama bazı fareler diğerlerine göre daha fakirdir.


Venezüella

Dişlerini yastığın altına koyarlar. Uyudukları zaman bir fare gelip dişlerini alıp yerine biraz bozuk para bırakır.


Yeni Zelanda


Dişleri yastığın altına koyarlar. Aileleri onu alır ve küçük bir hediye bırakırlar. Sonra dişi büyük Wailato nehrine atarlar.

Kaynak

Her ülkenin kendine göre değişik inanışları var.Ben napardım dişim çıkınca çatıya atardım fakat fareden de medet ummazdım =))).Herkese bol güneşli ve güzel perşembeler.Sevgilerrrr
Türkiye

30 Ekim 2009 Cuma

Kuzum ve Ben








Adı Ne Olsun?


Akbek:Namuslu ve varsıl, akbay, ak bey, ak beğ

Alaz:Yanan ve ışık veren nesnelerin türlü biçimlerde de uzanan dili, yalaz, yalım alev

 Alhan:Al renkli prens

Altemur:Kızıl kor durumuna gelmiş demir

Aras:Doğu anadolu'da bir ırmak, erzurum'a bağlı bir bucak, bulunulmuş mal
Arel:Temiz, dürüst

Arın:Temiz,saf; alın

Aybars:Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı, (hun imparatoru attila'nın amcasının adı


Adal:Ün kazan                

Alya:Yüksek yer; yükseklik, gök         

Arya:Operada sanatçının orkestra eşliğinde söylediği uzun şarkı      

Aya:El değmemiş bakire, meryem'e verilen bir ad, medine şehrinin bir adı, delinmemiş inci, Bahar kışla yaz arasındaki mevsim, genç, taze devre, ilk zamanlar  

Azra:Üstünde hiç yürünmemiş kum; yeni yetme kız


KAYNAK

Doğada vakit geçirin!


12-18 aylık bebekler doğal yaşamı büyük bir ilgiyle seyreder...


Çocuklar yürümeye başladıkları andan itibaren sürekli dışarı çıkmak isterler. Ev ortamından sonra dış dünya ile tanışmak onları çok mutlu eder. Vaktiniz bol ve sabrınız çoksa uzun yürüyüşlere, park gezilerine çıkmaya hazır olun! Algılaması, çevreyi keşfetmesi için bu küçük gezintilerin faydası büyük. Bahçede ya da parkta oyun oynaması için ufak bahçe aletlerini yanınıza alın. Ne de olsa artık kovasını kendi başına taşıyabilecek yaşta.



Bu dönemde çocuğunuz doğa aşığı olur ve detaylara çok önem verir. Örneğin bahçenizin ortasında ilerleyen bir salyangoz dikkatini çekebilir, kedilere, köpeklere dokunmak ister, peşlerinden koşar.


Büyük şehirlerde yaşayan aileler için kırsal bölgelere gitmek büyük bir değişikliktir. Kendiniz için vakit bulamıyorsanız çocuğunuz için bu tarz değişiklikleri mutlaka denemelisiniz. Kırsal yerlere gidemiyorsanız hayvanat bahçesine gidebilirsiniz. Hatta çıkardığı sesleri beyinlerine kaydedip eve geldiğinde size onların seslerini çıkaracaktır.


Çocuklar yağmurlu havaları çok sever. Anlayacağınız yaz yağmurlarında kendinizi eve hapsetmenize gerek yok. Çizmelerini ve yağmurluğunu giydirin, bırakın yerdeki su birikintilerine basıp geçsin. Yağmurun sesiyle ıslanıp oynamak ona iyi gelecektir. Açık havada yürüyüş, kaydırağa binmek, top oynamak genellikle miniklerimizin bedenlerini yorar. Yorgun düşen minikler bu sayede geceleyin güzel bir uyku çeker

Kaynak

29 Ekim 2009 Perşembe

Kız mı erkek mi? Cinsiyetini belirlemek için ne yapabilirsiniz?


Bebek yapmaya karar verdiğinizde istediğiniz cinsiyeti belirlemek için doğal yöntemlerle şansınızı arttırabilirsiniz. Kız mı istiyorsunuz yoksa erkek mi?


Erkek Olsun İstiyorum!



Seks yapmadan önce, eşinizin sperm sayısını arttırması gerekiyor. Bunun için bir süre bol pantolon giymeli ve her gün soğuk suyla testislerini silmeli. Bu yöntemle eşinizin sperm sayısının artmasına sebep olacağı içim bebeğinizin erkek olma olasılığını yükselebilir. Cinsel ilişki sırasında ise köpekleme pozisyonunu kullanmanız ve ilk sizin orgazm olmanız gerekiyor. Cinsel ilişki için en iyi zaman: Adetten hemen sonraki hafta.


Kız Olsun İstiyorum!


Kız olmasını istiyorsanız, yüz yüze ve daha yavaş ritimli bir cinsellik deneyin. Eğer vajinanız kaygansa ve akıntı geliyorsa sakın cinsel ilişkiye girmeyin. Çünkü kız istiyorsanız vajinanız daha kuru olmalı ve orgazm olmamaya çalışmalısınız. Seks yapmak için en iyi zaman: Adet olmadan önceki hafta. Yalnız, adet olmadan önceki 24 saat seks yapmamanız gerekiyor.

Erkek çocuk istiyorsanız:


- Daha çok et yiyin (özellikle kırmızı eti)


- Tuzlu yemişler ve cipsler yiyin.


- Babalar bol soda için


Kız çocuk istiyorsanız:


- Hem anne hem baba; bol balık ve sebze yiyin.


- Anneler bol tatlı yiyin.


Çocuğunuzun cinsiyetinde ilişkiye girme şeklinizin etkisi var mı?


Yine büyükannelerin dediğine göre; eşinizle sevişme şekliniz de çocuğun cinsiyetini belirlemede etkin bir role sahip. İşte tavsiye edilenler,


Oğlunuz olması için:


- Sevişme sonrası bir süre yataktan kalkmadan uzanın.


- Ayakta sevişin.


- Eğer erkek daha istekli ve aktif ise oğlunuz olma ihtimali daha yüksek.


- Eğer bebek yapma fikri babadan gelmişse yine erkek çocuk olma olasılığı fazla.


Kızınız olması için:


- Kadının üstte olması


- Kadının erkekten önce orgazm olması


- Kadının seksi başlatan taraf olması önemli.


Çocuğunuzun cinsiyetinde Astrolojinin etkisi var mı?


Bizler gibi günlük horoskoplarını okuyan ve astrolojiye meraklı toplumların elbette ki bu konuda da inanacakları bir şeyler vardır.


Erkek çocuk için:


- Çeyrek ay varken sevişin.


- Gece sevişin.


- Ayın tek günlerinde sevişin


Kız çocuk için:


- Dolunayda sevişin.


- Akşamüstleri sevişin.


- Ayın çift günlerinde ilişkiye girin.


Önceki çocuklarınız


Anlatılan bazı hikayeler ise en son olan çocuğunuza bir bakmanızı salık verirler. Eğer son çocuğunuzun ensedeki saçları düz bir hizada ise oğlunuz; eğer ense saçı üçgen biçiminde aşağıya uzanıyorsa kızınız olacak demektir.


Çinliler bu konuda ne diyor?


Çinliler bu iş için değişik bir yöntem bulmuşlar. Bunu uygulamak için bir ipe bir iğne geçirin ve birisi ipin ucunda sallanan bu iğneyi avucunuzun 10-15 cm üzerine sallandırsın. İğne eğer ileri geri hareket ederse kızınız; daireler çizerse oğlunuz olacaktır.


Bu konuda uzman görüşleri


Çocuğumuzun cinsiyetini seçebilir miyiz? Belki evet, belki hayır. Yukarıda anlattığımız öykülerden çok daha güvenilir olanları çeşitli araştırmalar sonucunda tespit edilmiş ancak tüm tıp dünyası bu konuda ve bu konunun ne kadar etik (ahlaksal) olduğu konusunda ortak bir görüşe sahip değil. Bu konuda daha önce anlattığımız halk görüşleri şuna dayanmaktadır: Erkek kromozomu taşıyan sperm, kız kromozomu taşıyan spermden daha hızlı hareket eder. Peki bu konuda tıptaki ilerlemeler ne diyor? Kimi araştırmalar bu görüşü desteklerken kimileri geçerli olmadığı görüşünde. Human reproduction dergisinin Eylül 1998 sayısında yayınlanan bir araştırmada; uzmanlar Flowsitometre denen bir yöntem ile bebeğin cinsiyetinin seçilebileceğini söylediler. Bu yöntemde DNA floresanlı bir boya ile boyanıyor ve miktarı ölçülüyor. Daha önce Y-kromozomu taşıyan(erkek) spermin % 2.8 daha az genetik materyale sahip olduğu belirlenmiş. Böylece DNA'nın ölçümü ile istenen sekse ait genetik materyal elde ediliyor.

Ancak bu yöntemler tam oturmuş değil. Bunun dışında tıpta belirlenen başka yöntemlerde var. Ama hiç bir yöntem size garanti vermiyor. Hatta bazıları birbirleri ile çelişiyor. Şimdi size üç doktorun bu konuda geliştirdikleri teorilerinden bahsedeceğiz. Ancak bunlar için kadının yumurtlama zamanının doğru tespit edilmesi şart. Bunun için iki yöntem var ve özellikle bu ikisi birlikte kullanıldığında çok daha doğru bir sonuca ulaşmak mümkün. Birincisi adet döneminizde vücut ısınızı her gün düzenli ölçerek bir tablo çıkarmanız. Tam yumurtlama zamanında vücut ısınız yükselme gösterir. Bunu tam olarak değerlendirebilmeniz için birkaç dönem bu çizelgeyi hazırlamanız ve alışmanız lazım. Bir ikincisi ise yumurtlama zamanında rahim ağzı servikal mukusun değişip, daha akışkan, berrak ve fazla miktarda olması. Bunları değerlendirip yumurtlama zamanını tespit edebilirseniz hamile kalmaya hazırsınız demektir.


Shettlesmetod (Dr. Landrom Shettles ve Dr. David Rorvik)


Y kromozomu taşıyan erkek sperm diğerinden daha hızlı hareket eder, ancak X kromozomu taşıyan (kız ) sperm de diğerinden daha uzun yaşar. Bundan yola çıkarak yumurtlama zamanına ne kadar yakın ilişkiye girerseniz erkek spermi daha hızlı hareket ettiği için yumurtanızı dölleyecek ve oğlunuz olabilecektir. Eğer yumurtlama zamanından 2-4 gün önce ilişkiye girerseniz erkek spermler yumurtlama zamanına dek yaşayamayacağından ve ancak kız kromozomu taşıyanlar dayanabileceğinden kızınız olma şansı yükselir.


Whelan metodu (Dr. Elisabeth Whelan)


Bu metod biraz önce anlattığımızın tam tersini söyler. Bu metoda göre erkek spermin oluşumundaki bazı biyokimyasal değişiklikler adet döneminin erken safhasında daha etkili olur. Yani bir oğlunuz olsun istiyorsanız yumurtlama zamanından 4-6 gün önce ilişkiye girin.


Ericsson metodu (Dr. Ronald Ericsson)


Dr. Ronald Ericsson birçok kadın doğum merkezinde kullanılan bu yöntemin patent sahibi. Bu yöntem daha bilimsel şartlarda gerçekleştiriliyor. Babadan alınan spermler özel bir yöntemle filtre ediliyor yada sentrifuje ediliyor. Bu işlemden sonra hafif olan Y kromozomu (erkek) tüpün üstünde kalırken; ağır X kromozomu dibe çöküyor. Hangi cinsiyeti istiyorsanız daha sonra o alınıyor ve yapay döllenme ile rahminize bırakılıyor.


Anlattığımız tüm bu yöntemleri kullanmasanız bile yapılan araştırmalar göstermiş ki her yıl hamile kalan çiftlerin erkek çocuk yapma olasılıkları yüzde 51.2 iken, kız çocuk olasılığı yüzde 48.8'dir. Yani ufak bir farkla oğlunuz olma olasılığı daha yüksek


Yazı işlerinin notu: Yukarda sözü geçen teorilerin bir garantisi olmadığını ve bu konuda bulunabilmiş kaynaklardan bir derleme olduğunu belirtmek isteriz... Erkek olsun ya da kız olsun önemli olan sağlıklı ve mutlu bir bebek olsun... Öyle değil mi?

Kaynak

Benim düşüncem:Herşeyden önce Allah sağlıklı  evlatlar nasip etsin isteyen herkese.Zaten kız yada erkek farketmez bence sonuçta ikiside sizin canınızdan bir parça.Önemli olan herşeyin güzel olması =)